Tunç Kılınç
Lise: Kabataş Erkek Lisesi. Üniversite: Amerika’da Southern Illinois University diye bir devlet okulu. Eyalet sıkıcı, okul hareketli. O yaşlarda bu bilgisayar önemli bir iş olacak öngörüsü ile onun mühendisi olalım diye başlıyoruz,sonradan anlıyoruz ki sistem analistliği değil istediğimiz. Bölüm değiştiriyoruz, sene kaybediyoruz, ancak istediğimiz alandan alıyoruz diplomayi: iş idaresi ve Pazarlama. Sonra Türkiye’de ilk iş deneyimi: Procter & Gamble’nin Pazarlama Departmanı. Fotokopi çekip deterjan pazarlaması öğreniyoruz. Bir sene sonra koşar adım oradan uzaklaşıp reklam sektörüne atlıyoruz: Alice/BBDO. Beş buçuk sene sonra müşterilerden Nissan “gel benim satış ve pazarlama müdürüm” ol diyor; otomobil satışını öğreniyoruz iki sene. Komili gel sana sabun ve suyu öğreteyim diyor, adımı da Pazarlama Müdürü yapıyor. İki sene sonra Nicholson International isimli kafa avcıları ise beni bulup bir yerlere önerirken “yok yok, sen bizde avcı ol” deyip ikna ediyor. Kısa sürüyor tabii bu komedi
de. Kurumsal hayatın en sonunda ise Turkcell var. Orada geçen altı sene içinde Müşteri Memnuniyeti müdürlüğü ile başlayıp, Satış Geliştirme ve Planlama Müdürlüğü ile devam edip, Bireysel Müşteriler’den sorumlu müdür olup, katma değerli servisler sunan Shubuo’nun
inovasyon koçluğundan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak ayrılıyoruz. 16 sene maaşlı profesyonel iş hayatı böylece sonlanıyor. Mayis 2005’den sonra beynin solunu emekliye ayırıp, sağını uyandırmaya karar veriyoruz. İşe yarar yaratıcık [her ne ise o!] ve yeni fikir üretebilme çoşkusuyla tek kişilik bir şirket kuruyoruz. Maalesef içinde “danışmanlık” geçen
bu şirketcik daha çok yaratıcılık, inovasyon, müşteri ilişkileri, kişisel farkındalık, çalışan memnuniyeti gibi alanlarda iş koçluğu yaparken, bireylere de yaşam koçluğu veriyor. Kjell Nordstrom ve Jonas Ridderstrale’nin müthiş bir sözü var: “Günümüz toplumu, benzer eğitim almış benzer çalışanların; benzer fikirlerle benzer ürünleri, benzer kalite, benzer fiyat ve benzer yöntemlerle sattıklari benzer firmalarla dolu.” Kjell ve Jonas abilerinden “şu kısacık hayatımızda ‘benzer’ olmamak gerek” dersini alıp, Fikir Atölyesi’nde bir şeyler karalıyoruz Aralık 2005’ten beri.